ALO 174
ALO 177
Görme Engelliler
TR
  • EN

T.C. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI
ELAZIĞ EL SANATLARI EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
  • Anasayfa
  • KURUMUMUZ
    • YÖNETİM
    • PERSONEL LİSTESİ
  • KURUMSAL
    • GÖREVLERİMİZ
    • VİZYONUMUZ
    • MİSYONUMUZ
  • KURSLARIMIZ
  • ÜRÜN LİSTESİ
  • FOTOĞRAF GALERİSİ
  • EL SANATLARI MÜDÜRLÜKLERİ
  • İletişim
Ara
    Skip Navigation LinksElazığ El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğü > Link


 

 
 

Sanat Dalları

AHŞAP BOYAMA

 

Ahşap boyama eski ahşap eşyaları veya henüz işlem görmemiş ham malzemeyi çeşitli malzemeler kullanarak isteğe,zevke uygun ,kullanılır hale getirme işlemidir. Tepsi,vazo,masa,çerçeve,dolap,vs..

Malzemeleri genel olarak zımpara,çeşitli fırçalar,boyalar,vernik,süsleme için objeler gibi..

Teknikleri çatlatma, one-stroke, de-coupoge, transfer, porselen, varak gibi çeşitli teknikler uygulanır.

ÇİT BASKICILIĞI

​​

​​​

Elazığ çit baskıcılığı sanatı geçmişte yaygın olan bugün ise sınırlı çevrelerde etkinliğini sürdüren geleneksel el sanatı koludur.

Çitin sözlük karşılığı: pamuktan dokunmuş basma başörtüsü, yazma anlamlarını kapsamaktadır.

 

​​

"Çit sözcüğü Anadolu'nun çeşitli yerlerinde değişik anlamlarda kullanılmaktadır." Kars ve Isparta çevrelerinde Elazığ'da ki  ismiyle kullanılmaktadır.

Uzmanlar, Elazığ çit baskıcılığını, Anadolu yazmacılık sanatının, diğer bir deyişle tahta kalıpla kumaş baskısı sanatının bir uzantısı olarak görürler.

Süslemede nakışın yerini alan baskı tekniği ile desenlenmiş kumaşlara da yörede çit denilmektedir. Elazığ'da çit üzerine yapılan tahta kalıpla kumaş baskı işlemi "çit basma" ve buna ilişkin dalı da "çitçilik" şeklinde  yerel adlandırma ile bilinmekte ve tanınmaktadır.

"Elazığ'da basılan çitler teknik yönden "kalıp baskı gurubuna girerler. Renklendirme yönünden ise, çoğunlukla tek tip "karakalem" çitler basılmaktadır. Kalıp baskı tekniği ile basılan çitleri eskiden başörtüsü (yazma), yorgan yüzü, sofra örtüsü, yatak örtüsü, bohça, geyme (erkek gömleği), ve elbiselik kumaşlar oluşturmaktaydı. Bugün ise sofra örtüsü, sedir örtüsü, bohça, peçete, namaz seccadesi gibi örnekler basılmaktadır. Giyim ve ev donanımı eşyası olarak kullanılan bu baskılı çitlerin yanı sıra "keklik alacası" ve "maşraf" lar (yüklük örtüsü, çarşaf) da basılmaktadır.

Çit baskıcılığında bir diğer temel unsur da baskı için kalıpların hazırlanmasıdır. Başlı başına bir sanat olan oymacılıkta armut ağacı kullanılır.

Harput'a has çit baskıcılığı sanatının 200 yıllık bir geçmişi olduğu bilinmektedir. Motiflerin büyük bir kısmı doğadan alınmıştır. Çiçek türleri, yapraklar, dal motifleri, kuş, horoz, kurt, geyik, aslan, deve gibi hayvan figürleri de kullanılır.

Elazığ İl Kültür ve Turizm  Müdürlüğünce yok olmaya yüz tutmuş bu sanat kolunu canlandırmak amacıyla kurslar açılmış ve yeni ustalar yetiştirilmiştir.


 



 

ÇÖMLEKÇİLİK

​

Çömlekçilik İnsanlığın en eski sanatı olarak kabul edilir. Elazığ civarında yapılan arkeolojik  kazılarda Paleolotik çağa uzandığı anlaşılan çömlekçilik sanatı, yörede binlerce yıldır yaşamaktadır.

İlimizin Sivrice ilçesine bağlı Uslu köyünde halen geleneksel usullerle ve kadınlar tarafından çok güzel çanak ve çömlek işleri yapılmaktadır. Elazığ şehir merkezinde de çömlek atölyesi bulunmaktadır.

Çömlekçilikte: su testileri, güveç, tandır malzemesi ve küpler başta gelir. Küplerde kışlık peynir, turşu, pestil, kavurma gibi erzak bulundurulur. Zahirenin korunduğu ve saklandığı depo küpler toprak kaplar, arı kovanları olarak kullanılan küpler de yapılmaktaydı. Kimi küplerde kabartma güneş kurusu, beş çengel, güneş gölü, beş benek, insan figürleri gibi işaretlerinde bulunduğu görülmüştür.

DOKUMACILIK

​

Harput ve civarında özellikle dağ köylerinde yapılan; kilim, cicim, çarpana, çul ve keçe çeşitleri ülke çapında ünlüdür. Kilimler ve cicimler mazman adı verilen gezici tezgahlarda dokunur. Kilimlerin enleri 60-120, boyları 210-350 cm arasında değişir. Türük adı verilen heybeler el tezgahlarında üretilirdi. Eskiden yörede çok yaygın olan bez dokumacılığı kuyu adı verilen tezgahlarda yapılırdı. Bugün kuyu dokumacılığı tamamen terk edilmiştir.

Dokumalarda en çok koç boynu, deve boynu, çakmak, sinek, kartal, gonca, çengel, kaz ayağı, yayla yolu, öküz gözü, saç bağı, çiçek, göz,keçi, akrep ayağı, eli belinde, adı verilen motifler kullanılırdı.

HALICILIK

​

Geleneksel el sanatlarımız içerisinde önemli bir yeri olan halıcılık, ekonomik değerini muhafaza ettiğinden günümüzde de gelişerek yaşamaktadır.

Elazığ'da İl Özel İdaresi tarafından 1962 yılında halıcılık okulu açılmış 70 kişilik bir personelle halı üretimine geçmiştir. Bu okul daha sonra özel sektöre devredilmiştir. İlimizde 1975 yılında ise özel müteşebbisler halı atölyeleri kurmuşlardır.

Yaklaşık 40 tezgahın ve 55 işçinin çalıştığı bu atölyelerde çok güzel halılar üretilmektedir. Ayrıca, şehir merkezinde Tarım Bakanlığınca işletilen El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nde halıcılık eğitimi verilmektedir. Parasız yatılı olan bu kuruluştan bugüne kadar 1.360 öğrenci mezun olmuştur. Hereke, Bünyan, Ladik ve Isparta türü halılar öğretilmektedir.

Halılar el tezgahlarında ilmik ipleri uzun tutularak dokunur. İlimizde dokunan halıların 1 cm2  sinde 36 düğüm bulunmaktadır. Bu halılara 60'lık kalitede halı denilmektedir. Tamamıyla el emeği olan ve tezgahlarda dokunan halılar da taba (kiremit rengi), lacivert, saman sarısı, portakal rengi, mavi ve tonları, şarabi renkler kullanılır. Bu halılarda, daha çok akrep ayağı, kuş, ejder ve özellikle Türk ve Selçuklular dönemine ait motifler kullanılmaktadır. Tamamıyla el tezgahlarında yapılan halılarımız, ülkemizin en kıymetli halılarının başına gelmektedir.

Elazığ'da Şavak, Goran, Drejan, Yılangeçiren, Meşeli, Hersenk, Aşvan, Halköyü, Dişidi halıları oldukça güzel ve ünlüdür. Bu halıların da daha önceden yapılmış olanları eksperler tarafından çok beğenilmektedir.

İĞNE OYACILIĞI

​

İğne oyacılığının tarihi, yörede oldukça eskidir. Özelikle Türk kadının el emeğini, göz nurunu ve estetik anlayışını yansıttığı oyalar, adeta birer küçük sanat abidesidir. Sergilendiği yeri gül bahçesine çeviren, örtüldüğü yüze büyülü bir güzellik katan oyalarımızın eşine dünyanın hiç bir yerinde rastlanılmayacağını hiç çekinmeden söyleyebiliriz.

Oyacılık, nineden toruna geçen ve eli biraz iğne tutabilen kız çocuğunun hemen öğrenmeye başladığı bir sanattır.

Dün olduğu gibi bugünde çeyiz sandıklarının demirbaş malzemesi olan oyalı yazmalar, sanat eserleri olmalarının yanında motifleri ve yapılış tarzının bizlere verdiği kültürel mesajlarla da kültür tarihimiz açısından fevkalade önem arz eder.

Elazığ Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 1985 yılından fasılalarla gerçekleştirdiği, Elazığ iğne oyaları ve oyalı yazmaları ödüllü yarışma ve sergileri sonucunda, oyacılık sanatı yeniden canlanmış, oyalarımıza pazar imkanı sağlanmıştır. İşleyen bir yapıya kavuşturulan iğne oyacılığı, ilin çayda çırası kadar meşhur olmuş ve Elazığ'ı tanıtan turistik eşya olma özelliğine de kavuşmuştur.

El emeği-göz nurunun en küçük motifine kadar yansıdığı oyalar, onu dokuyan kadınların duygularının ve sanat gücünün terkibinden doğan birer sanat abidesi durumundadır.

Geleneksel kültürümüzde sözsüz konuşma aracı ve 200'e yakın çeşidi olan, sadece iğne ile ve ipeğin ağartılarak boyanması ile yapılan yazma oyaları, geleneksel motiflerle birlikte günlük olaylardan esinlenerek alınan yeni motiflerle de zenginleşerek yaşamaya devam etmektedir.

GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ (TELKARİ SANATI)

​

Kısaca gümüş tel işleme sanatı anlamına gelen "telkari", ince tel haline dökülen gümüşün bükülmesiyle oluşturulan küçük motiflerin bir araya getirilmesi olarak tanınır. Tümüyle el işçiliğine dayalı bir sanattır. Bu amaçla teller kendilerinin etrafında oval, yuvarlak vb. şekiller oluşturularak sarılırlar. Telkari sanatı ile yaygın olarak tütün kutusu, sigara ağızlıkları, aynalar, tepsiler, kemerler, küpeler, kolyeler, düğmeler ve yüzükler yapılabiliyor.

Bu işlem türü çok eski olup, M.Ö. 3000\'lere dayanmaktadır. Ortadoğu\'da ortaya çıkmıştır. Orta çağda Barok dönemde 800\'lerin sonu 900\'lerin başı arasına Sicilya ve Venedik\'te kullanılmıştır.

Yaşam alanı daralan bu  sanatın ustaları, telkari işlemeciliğini bugüne kadar taşımayı başardı. Mardin Midyat, Ankara Beypazarı ve Trabzon Telkari sanatının yaşatıldığı merkezlerden sayılıyor.

Telkari Yapım Tekniği

*Tel Çekme

*Model Hazırlama

*Kesim

*Şekil Verme

*Ayrıntıların Yapımı.

*Birleştirme ve Kaynak

*Ağartma

*Son İşlemler (su ile yıkama -fırçalama)

RÖLYEF

​

Rölyef sanatı, resime boyut kazandırma çalışmasıdır.

İlimizde bakır üzerine rölyef çalışması yapılmaktadır. Yapılacak olan konu veya figür bakır üzerine tersten çizilerek yine tersinden olmak üzere değişik uçlu çekiçlerle zift veya kum torbası üzerinde dövülür. Normlarına uygun yükseklik elde edilinceye kadar dövme işlemi devam ettirilir. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra esenin üzeri okside olmaması için organik bir kaplama ile kaplanır.

Bu sanatın Türkiye'deki en önemli temsilcisi Elazığ'da yaşayan Elazığlı sanatkar  Harun TAŞDEMİR' dir

 

TEL KIRMA(ÇAKMA PALU İŞİ)

​

 

Tel Kırma değişik ve güzel bir işleme çeşididir.Kumaş Kasnağa girerek çalışır.İşleme yapılırken tel, makas kullanılmadan kıvrılarak kullanıldığı için bu ismi almıştır. XIII yüzyıldan bu yana yapılmaktadır.

Bu işlemin diğer adı da Palu işidir.Bu işleme ilk defa Palu'da yapılmış,gelişmiş ve yayılmış ve yayılmış.Bu nedenle işlemeye ilçenin adı verilmiştir.

Palu'da evliliğe namzet her genç kız kendini bu işlemleri yapmak mecburiyetinde hissederdi. Günümüzde bu zihniyet değişmiş,daha kolay işlemler yapma yoluna gidilmiştir.

Tel kırma işi, tüm işlemeler içinde gümüş ışıltısıyla kendini hemen fark ettirir. Elinize alınca hiçbir iplikten beklemediğiniz bir ağırlık hissedersiniz. Zira gümüş ya da altın tellidir. Günümüzde bakır tel de kullanıldığı oluyor.

Tel kırma işlemesinde kullanılan tel, Madensel tellerden yapılır,görünüşü ve genişliği gelin teline benzer.Tırnakların arasında hafif sağa,sola bükme ile kırılır.

Tel kırma işlemesinde kullanılan bir iğne vardır.İğnesi yassı ve kısadır.Baş kısmı geniş olup uca doğru incelir.2,5-3 cm boyunda tül deliklerin içerisinde geçebilecek genişliktedir.İğnenin geniş tarafında ve enine doğru iki uzun delik vardır.Tel bunların içerisinden geçer.İğne;altın,gümüş ve pirinç gibi madenlerden yapılır.

UYGULANDIĞI YERLER

Şal,kemer, gece çantası,baş örtüsü,yatak örtüsü,fantezi giyimler,dekoratif süslemelerdir.(Abajur,pano,kutular vb.)

TEL KIRMA YAPILIRKEN DİKKAT EDİLECEK TEKNİK ESASLAR:

* Kumaşın en ve boy ipliklerinin aynı olması

* Tül deliklerinin muntazam olması

* Tül deliklerinin fazla sık olmaması

* Tül kırma iğnesinin iki yanının keskin olması

* Kumaşın kasnak bezi kullanılarak gerilmesi

* Telin iğneye kısa geçirilmesi.

* Telin kıvrıldığı zaman tırnakla değil,parmaklar arasında düzeltilmesi

* İşletme esasında her kıvrılan telin kumaşa tırnakla yerleştirilmesi.

* İşleme esnasında telin avuç içerisinde değil daima dışında ve düz olarak tutulması,

* Biten işlemin üzerine kararması için kızgın ütü basılması,

Tel kırma işi Palu'da eski hanımlardan Bayram Ağa Gelin Nurdane Hanım tarafından yapılarak günümüze kadar gelmiştir.Şimdilerde ise Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü ve El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğümüzce açılan kurslarda yeni öğrenciler yetiştirilerek unutulmaya yüz tutmuş bu sanat canlandırılmaya çalışılmaktadır.

KULLANILAN KUMAŞ ve ÖZELLİKLERİ:

İpliği sayılara binen,seyrek dokunmuş ve sert olmayan kumaşlar tercih edilir.Örneğin;Tülbent, Mermerşahi, Şifon, Jorjet, Keten, ipek ve naylon tüllerdir. Keten tül sağlamlık ve işlemeye uygunluğu yönünden tercih edilir.

KULLANILAN ARAÇ GEREÇLER:

-Tel Kırma İğnesi

-Tel

-İşlem Basamakları

-İğnenin sivri ucu aşağı doğru tutulur.

-Teli üst delikten geçirilir.(iğne iki deliklidir)

-İkinci deliğe kadar kıvrılır.

-Telin diğer ucunu alt delikten geçirilir ve üst delikten çıkartılır.

-Tel tırnakla iğnenin üzerine yerleştirilir

YEMENİCİLİK ve KÖŞGERLİK

​

Harput'ta, geleneksel yöntem ve tekniklerle yapılan ayakkabılara yemeni adı verilir. Yemenicilik (ayakkabı yapımı), Harput'un ve son zamanlara kadar da Elazığ'ın en önemli geçim kaynaklarından birini oluştururdu. Eski Harput'ta ve günümüz Elazığ'ın da halen yemeniciler çarşısı adıyla anılan bir çarşı bulunmaktadır.

Yemeni yapımında taban olarak; tabaklanmış sığır ve manda derisinden yapılan ve "gön" ismi verilen deri kullanılır. Sığır derisi boyalı, manda derisi ise kendi renginde, boyasızdır. Yemeninin yüzü ise "sahtiyan" denilen tabaklanmış keçi derisidir. Sahtiyan adı verilen derinin dört rengi vardır. Bunlar siyah, gül şeftali denilen parlak kırmızı ve  annabi adı verilen mor ile, yalnızca "edik" cinsinde (çizmenin kısa şekli) kullanılan sarı renktir. Yemeninin  şekil  bakımından  ise  beş  çeşidi  vardır;  Bunlar  "Halebi", "Merkup", "Burnu sivri","Kulağı uzun" ve "Eğri simli" adlarını alır.

Bugün tamamen unutulmaya yüz tutmuş yemenilerin, altı kösele üstü ise deriden yapılmıştır. Yemeni esas olarak gön ve yüz olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Çok sıhhatli bir ayakkabıdır, ayak kokusu yapmaz, teri dışarıya verir, insan vücudundaki elektriği toprağa verir ve vücudu rahatlatır.Son derece kullanışlı ayakkabılardı. Bugün özellikle çevre köylerden yemeni yaptırmak için istek gelmesine rağmen, yemeni yapacak usta bulunmadığından bu talepler karşılanamamaktadır.

Sadece bir yemeni ustasının kaldığı yemeniciler çarşısında, şimdi fabrikasyon ayakkabılar satılmakta; bazı eski ustalar da dükkanlarında ayakkabı tamiriyle birlikte, kundura yapmaktadırlar.

Yemenicilik sanatının unutulmaya başlamasının en büyük sebebi, yemeni yapımının zahmetli olması ve bu işe genç kalfa ve ustaların ilgi duymamasıdır.

Ancak, Elazığ'da yemeniciliğin unutulmasına karşılık kundura yapımı oldukça yaygındır.

 

KÖŞGERLİK

 KÖŞKERLİK, aslında genel manaasiyle salt ayakkabı tamiri ya da yapımı demek değildir. KÖŞKERLİK, deri işlemeciliğinin genel adıdır. Eskiden, ANADOLU'da oldukça yaygın olan meslekler gurubunda olan bu uğraş, lastik-plastik gibi teknolojik petrol türevli ürünlerin de çıkmasıyla zamanla unutulan mesleklerden olmuştur. Bugünlerde, sadece bir-kaç yerde nostaljiyi yaşatma adına turistik alanlarda değerlendirmek üzre, çarık, cüzdan, çanta gibi el işçiliğine dayalı olarak yapılmaktadır.

CAM ÜFLEME SANATI

​fuar 002(2).jpg

​Günümüzde Geleneksel El Sanatları’ndan farklılık göstererek Modern Sanatlardan biri haline gelen cam üfleme alev karşısındaki soğuk camın, üfleme yöntemiyle şekillendirilmesidir.

Cam üfleme sanatı geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Cama farklı şekil ve desenler verilerek eşsiz güzelikte sanat eserleri ortaya çıkarılmaktadır. Cam üfleme sanatı ile son zamanlarda hediyelik eşyalar, orjinal vazolar ve bibloların üretimi artmıştır.

Cam üfleme sanatı çok zor ve emek isteyen bir sanattır. En küçük hata yüzünden sanatçının tüm emeği yok olabilir. Cama şekil verme ve cam eşyaların üzerine boya ve desenlerinin işlenmesi oldukça sıra dışı ve büyüleyicidir. Bu işlem yapılırken en çok uygulanan teknik üfleme tekniğidir.

oku-de-cam-ufleme-sanati-tanitildi-5443529_1705_o.jpg
Cam işlenmek için eritilerek akışkan hale getirilir ve ‘‘pipo’’ adı verilen içi boş bir boru yardımı ile üflenerek istenilen şekil verilir. Düşünüldüğü gibi cama şekil vermek için saatlerce üfleme işlemi yapılmamaktadır. Cama şekil vermek için pipodan, normal nefes alıp verir gibi üç kere üflenmesi yeterli olmaktadır. 


AHŞAP İŞLEMECİLİĞİ

​Resim7.jpg

Yüzyıllar boyunca her alanda kendine yer edinen ahşap, kimi zaman göz kamaştıran bir sanat eseri olarak çıkar karşımıza.

Ahşap insanoğlunun doğal taşlarla beraber eline ilk aldığı malzeme olmuştur. İlk önceleri avı pişirmek ve ısınmak için kullanılan ağaç zamanla gündelik kullanılan eşyalardan mimariye geniş bir kullanım alanına sahip olmuştur.

Tarih boyunca ahşap malzemeyi hemen her yerde kullanan Türkler, bu sanatı Anadolu’ya da beraberlerinde getirmişlerdir. Büyük Selçuklular’ın ahşaba büyük önem verdikleri bilinmektedir. Ayrıca Karahanlılar döneminde Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan Divan-ı Lügati’t-Türk’de ahşap sanatından bahsedildiği de bilinmektedir.

Selçuklu ahşap eserlerine bakıldığında geometrik desenlerin yanı sıra bitkisel motifler, yazı ve çok az da olsa farklı figürlere rastlanmaktadır. Bitkisel motiflerde çizgilerin meydana getirdiği kıvrık dallar bezemenin esasını oluşturmaktadır. Anadolu Selçuklular’da Rumili bezeme en üst düzeye ulaşmış yıldız, sekizgen, altıgen, dörtgen ve daire gibi geometrik bölmelerin oluşturduğu bir sistem içerisinde Rumiler tam ve yarım palmetler (yelpaze şeklinde kabartma desen) olarak kullanılmıştır. O dönemlerde kullanılan motiflerin zenginliği başlayış ve bitiş noktalarının olmayışı, çizgilerin çokluğu insanı hayretler içinde bırakmaktadır.

Osmanlı döneminde ahşap sanatı, diğer sanat kollarına paralel olarak birçok bölgesel etkileri de içine alarak zenginleşen bir çeşitlilik gösterir. Bazen mimaride sütun ve sütun başlığı, kiriş gibi taşıyıcı bir öğe; bazen kapı ve pencere kanatları, mihrap, minber, tavan göbeği, balkon korkuluğu gibi dekoratif amaçlı yapı elemanları ya da rahle, Kur’an ve cüz mahfazası, çekmece, kavukluk, çeyiz sandığı, sehpa gibi mobilya ve aksesuar olarak karşımıza çıkar.

Osmanlı’da ahşap ustaları zanaatkar zümresi altında “neccar” olarak adlandırılırdı. Bu zanaatkarlar, özellikle Anadolu’da gelişen ahşap süsleme tekniklerini büyük bir ustalıkla her çeşit ağaca uygulamışlardır. Ahşap ustalarının ağaç türlerini iyi tanıdıkları, kullandıkları yer ve tekniklere en uygun malzemeyi seçtikleri, ahşabın dayanıksız bir malzeme olmasına karşın günümüze gelebilen eserlerden anlaşılmaktadır. Teknik ve işlenişe uygun olarak tercih edilen hammaddeler ceviz, elma, armut, sedir, meşe, abanoz ve gül ağacıdır.

MERMER İŞLEMECİLİĞİ

IMG_0411.JPGDünyanın yedi büyük harikasından biri olan M.Ö 4.yüzyılda Efes tapınağı ile ilk anıt örneklerini veren Mermercilik sanatı değerini kaybetmeden hâlâ günümüzde kullanılmaktadır. Özellikler Roma döneminde büyük bir ihtişamla ilerlemiş olan mermercilik, Daha sonra İslamiyet’in yayılması ile ibadethanelerde ve Diğer büyük yapılarda kullanılmaya başlamıştır. Şehirler genişlemeye başladığında etrafları Büyük mermer sütunlar ile çevrilmeye başladılar. Mermerin ihtişamlı görünümü adeta devletlerin büyüklüğünün birer simgesi halini almıştır.

Türklerde mermer sanatı genel olarak İslamiyet’in kabulü ile başlar daha önceki göçebe yaşam tarzı sanatın gelişimine izin vermemiştir. Ancakyine de Türklerde silah ev taşınabilir ev aletleri yapılması oymacılık sanatına yatkınlık sağlamıştır. İslamiyet’le birlikte Türkler yerleşik yaşama geçmiş ve gerek camilerin gerekse sarayların yapımında kullanılmaya başlamıştır. Osmanlının güçlenmesi ve zenginleşmesi ile birlikte Osmanlıda mermercilik önemli bir hız kazanmıştır. Hatta askerlerin mermer taşlarında yaptıkları talimler ile geliştirdikleri “Osmanlı tokadı” tekniği dünyaca bilinmektedir.

​

FİLOGRAFİ TEKNİĞİ

Çivilerin arasından tellerin geçirilmesi ile objelere estetik bir görünüm kazandırılması işlemidir. Belli örgü teknikleri kullanılarak, hat yazıları, simetrik desenler, amblemler, çiçekler, çizgi film karakterleri vb. görsel unsurlar panolar haline getirilmektedir. Programda, bu tekniği uygulayabilme bilgi ve becerisi kazandırılır.

IMG_2036.JPG

​Bu branşta eğitim alanlar, el sanatları teknolojisi sektöründeki turistik ve hediyelik eşya üretimi yapan işletme ve atölyelerde çalışabilir, evlerinde üretim yapabilirler.IMG_2037.JPG

EV TEKSTİL ÜRÜNLERİ HAZIRLAMAK

Öğrencilere, örtü ve mindere ait parçaların mesleki hesaplamalarını ve süslemelerini yapabilme, sandalye, şezlong ve koltuk örtülerinin parçalarını tekniğine uygun birleştirebilme bilgi ve becerisinin kazandırıldığı bir eğitim programıdır.evtekstil1.jpg

Programı başarıyla tamamlayanlar ev tekstili sektöründe; çeyiz yapan işletmeler, mefruşat mağazaları, ev tekstili işletmeleri vb. yerlerde çalışabilir, kendi ev ve işyerlerinde üretim yapabilirler.

evtestil.jpg

KALİGRAFİ

​Yakında Eklenecek

E-HİZMETLER

Gübre Takip Sistemi

Gübre Takip Sistemi

Tarım Tv

Tarım Tv

III. Tarım Orman Şurası

III. Tarım Orman Şurası

Alo 180

Alo 180

Geleceğe Nefes

Geleceğe Nefes

Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık

Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık

TARYAT

TARYAT

Genç Çiftçilerin Desteklenmesi Projesi

Genç Çiftçilerin Desteklenmesi Projesi

Kulak Küpe Sorgulama

Kulak Küpe Sorgulama

Hayvan Bilgi Sistemi

Hayvan Bilgi Sistemi

Tarım Orman Bülteni

Tarım Orman Bülteni

Türk Tarım Orman Dergisi

Türk Tarım Orman Dergisi

Dijital Tarım Pazarı

Dijital Tarım Pazarı

Atık Sularda Covid-19 Yayılımı Takibi

Atık Sularda Covid-19 Yayılımı Takibi

Türkiye Arıcılık Haritası

Türkiye Arıcılık Haritası

İLETİŞİM

    Elazığ El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğü
  • Adres : Üniversite Mahallesi Atatürk Bulvarı No :78 / ELAZIĞ

  • Telefon : 0424 241 11 97

  • Faks : 0424 241 11 98

  • E-Posta : elazig.esem@tarim.gov.tr

  • KEP : elazig.esem@gthb.hs01.kep.tr

Android
IOS

HIZLI MENÜ

  • Kullanıcı Girişi
  • Biyogüvenlik
  • e-Kütüphane
  • e-İmza Servisi
  • Intranet
  • Hizmet İçi Eğitim
  • Bakanlık e-Posta
  • Arabuluculuk
YUKARI ​